Archive for Mart, 2010


Yine yeniden…

Yine yeniden başlamak gerek hayata… arkaya bakmadan, usanmadan, yorulmadan, keşke demeden… başlamak!!! derler ya başlamak bitirmenin yarısıdır diye. sanırım o zaman bize de şunu demek düşüyor: ” Başlamaksa bitirmenin yarısı, işte başladım.” bu tabiki olumsuz yönde algılanmamalı… yeni bir başlangıç için bitirmek. çünkü yeni bir başlangıç süreklilik ister. “yine yeniden” yapmak gerekir yeni başlangıçları. bitirmek; burada bu yeni başlangıcın olgunluk döneminin gerçekleşmesi olarak görülmelidir. bu yüzdendindir ki ne kadar hayata karşı dursak da, hayat “yine yeniden” bir başlangıç için bizi yüreklendirmelidir.

günler gelip geçmekte, her gün biraz daha yaşlanmaktayız. hücrelerimiz kendini yenileyemez duruma düşmekte, vücüdumuz bize daha fazla direnç göstermekte. eski şeylere çare bulamayız belki, yanlış yaptıklarımıza ya da keşke bunu şu şekilde yapsaydım dediklerimize. ama bugün ne yaptığımıza ya da yarın ne yapacağımıza karar verebiliriz. yeter ki kendi irademizin akış hızını ve yönünü biz ayarlayabilelim.  o yüzdendir ki yaşlanmaktan korkmamalı hayat çizgimizi oluşturmalıyız.

kısa bir yazı oldu yine belki biraz da karmaşık ama bugünkü ruh halim bu kadarına izin verdi:) bugününüzün dünden, yarınınızın bugününüzden daha iyi olması temennisiyle…

SON SÖZ: “Ömür Dediğin Üç Gündür, Dün Geldi Geçti, Yarın ise Meçhuldür, O Halde Ömür Dediğin Bir Gündür, O Da Bugündür…”

yeni bir başlangıç…

bugün bir TV programında Les Ottoman otelinin sahibi bir bayana rast geldim. iş kadını olan bu bayan kendinden emin bir şekilde ben özgürüm, her şeyi istediğim gibi yaparım, bugün iflas etsem beş parasız kalsam yarın yeni bir başlangıç yapacak gücü kendimde bulurum diyordu. hatta bir anısını şöyle aktarıyordu:” ben boşanmadan önce eşimi karşıma aldım ve konuştum. bu evliliğin devam etmeyeceğini biliyordum, o yüzden en yakın akrabama( bu çok güzel bir tabir) sevgimi göstermem ve ileride de onun sevgisine layık olmalıydım. o yüzden ayrılmayı ben istedim onu çok sevmeme rağmen. hatta bugün bile karşılıklı oturur sohbet ederiz.” ne kadar doğru alıntı yaptım bilemiyorum ama gerçek şu ki her zaman yeni bir başlangıç yapmak mümkün. yarını bugünden göremeyiz, ama yarın ne olacağını tahmin edebilir, ona göre önlemlerimizi alabiliriz. eğer kavga gürültü bir ayrılık olsaydı bugün nasıl konuşabilirlerdi bu insanlar ya da çocuklarının durumu ne olurdu kim bilir? hem ayrılmış bir anne baba hemde kavgalı olması. evet hayat ne getirir ne götürür biilinmez ama klasik derslerde gördüğümüz “forecast-tahmin” olayını her daim hayatımıza uyarlayabiliriz. tahmin yaparken verilere ihtiyacımızı vardır bilinfiği gibi. ki bu veriler tüm yaşantımızdır, çevremizde olup bitenler, tecrübeler. bu yaşananları nasıl iyi yorumlarsak o kadar güzel sonuçlar elde eder, tahminde hata oranını düşürmüş oluruz.

yeni bir başlangıç yaptım ve yapacağım diyenlere selam olsun…

SON SÖZ: “Toprak ne yağdıysa kabul etmedi mi ki?”

Küçük bir hikaye…

Rivayet olunur ki..

Sultan Mahmut bir gün tüm vezirlerini toplayıp, bana bir yüzük yaptırın ve üzerine öyle birşey yazdırın ki ona her baktığımda, hüzünlüysem neşeleneyim, neşeliysem hüzünleneyim diye buyurmuş…
Vezirler toplanmışlar dört bir yana haber salmışlar. Sonunda bir gün bir yüzükle sultanın karşısına çıkmışlar, yüzüğü vermişler.

Sultan Mahmut tamam işte bu demiş…

Yüzüğün üzerinde ;


“Bu da geçer ya hu” yazıyormuş…

Hattatlar bu lafı çok sevmişler ve eserlerinde sıkça kullanmışlar..

Günümüzde bile latin harfleriyle yazılıp, duvarlara asılmıştır.

Örnek yazı ise bir Ambigram‘dır. Yani 180 derece cevrildigi zaman bile degismeyen yazidir.

SON SÖZ: Hayat her daim sonlarla biter, ancak önemli olan sonların yeni bir başlangıç olduğunu bilmektir…

Bu da geçer yahu

Merhabalar, yeni bir bloga nasıl başlanılır bilemedim doğrusu. Bir şeyler karalamak diyeceğim ama ne karalanır ki bu uçsuz bucaksız boş sayfaya. yeni bir başlangıç dedim adına eskileri unutmak, yeni taptaze bir sayfa açmak için…

Hayatımıza neler gelmiyor ki, bir bakmışsın bir düzine sorun, problem ya da pürüz çıkıvermiş karşına… ya da hep vardı onlar(?) yoksa biz mi süpürdük onları bilinçaltımıza, ya da bizi bulamayacağını düşündüğümüz ücra bir köşeye. Ne yapmak lazım geliyor bu işe akıl sır erdiren göremedim kısa hayatımda… Biz insanoğlu hep ileride aradık sevdiklerimizi seveceklerimizi, bir kez olsun bakmadık etrafımıza; kim vardı? hangi olay vuku bulmuştu? bizi sevenler ya da değer verenler kimlerdi? bugün yapılması gerekenler nelerdi? daha bunlar gibi bir çooook soru gelebilir aklınıza. Konuyu dağıtmak istemiyorum(ancak dağıtmışım gibi geldi bana). hayata, hayatımıza yeni bir başlangıç gerek.

Ben bundan sonra bu sayfada kendimi size ifade etmeye çalışacağım, siz değerli dostlara… olur da bir gün okursunuz diye…

SON SÖZ: “…dünle beraber gitti cancağzım, ne kadar şey varsa düne ait, şimdi yeni şeyler söylemek lazım…”

Welcome to WordPress.com. This is your first post. Edit or delete it and start blogging!